Çanakkale Kent Konseyi Çevre Meclisi Yürütme Kurulu üyeleri basın mensupları ile bir araya gelerek, 10. Kent Konseyleri toplantısı sonuç bildirgesinde açıklanan Kaz dağı ve Madra Dağlarında uygulanan maden talanına dikkat çeken açıklamayı kamuoyu ile paylaştı.
Çanakkale Kent Konseyi Çevre Meclisi Yürütme Kurulu Üyesi İbrahim Gül tarafından okunan açıklamada şu ifadelere yer verildi; “Yer altı ve üstü zenginlikleri ile doğal varlıklar, tüm ülkelerin en temel değerleridir. Bu değerler başta insan olmak üzere, tüm canlılar için asla vazgeçilemez bir nitelik taşır. Ülkemizin en güzel coğrafî alanlarından birisinde yer alan Kaz Dağı ve Madra Dağı barındırdıkları tarihsel, mitolojik, toplumsal, kültürel, ekolojik ve ekonomik değerleri ile yalnız Türkiye’nin değil tüm insanlığın evrensel bir değeridir. Ve bu coğrafyada yaşayan 300 bin, yaz aylarında ise 1 milyon insanın bitkilerin, yaban hayatının ve özellikle su kaynaklarının ana kucağıdır. Şimdi bu ana kucağımız, bir yer altı ekonomik değeri olan altın madeni çıkartmak adına, altından çok daha değerli olan tüm yerüstü zenginlikleri ve yaşam alanları ile talan ediliyor. Bu konuda küresel sermaye ve yerli işbirlikçilerinin yönelttiği vahşi kapitalist madencilik saldırısı tüm hızıyla devam ederken bu da yetmiyormuş gibi, dağlarımızdan Ege denizine billur sularıyla akan derelerimize HES (Hidro Elektrik Santraları) yapılacağını öğrenmiş bulunuyoruz. Homeros’un İlyada Destanı’nda sıkça sözü edilen, şelaleleri ve antik kemer köprülerinin yanı sıra eşsiz görsel peyzaj ve kültürel zenginlikleri barındıran derelerimize HES kurmak, yeni bir doğa cinayeti ile eş anlamlıdır. Ancak ne var ki; Dağlarımızın yaşamsal önemdeki değerleri, bu güne kadar yeterince kavranamamış ve bu konuda gereken bilimsel çalışmalar ve kitle iletişim olanaklarına ağırlık verilememiştir. Bunun sonucu olarak ta yöre halkı ve tüm ülke kamuoyunda Kaz Dağı ve Madra Dağı’na kararlılıkla sahip çıkma irade ve duyarlılığı yeterince oluşmamıştır. Kaz Dağı ve Madra Dağı Belediyeler Birliği ile Burhaniye Kent Konseyi olarak bizler, dağlarımızdaki bu doğa talan ve yaşama saldırıya karşı durmayı bir insanlık ve yurttaşlık sorumluluğu diye nitelendiriyoruz. Bunun gereği olarak Türkiye Kent Konseyleri Platformu’nun da desteği ile bugün eş zamanlı olarak ülkemizin çeşitli kentlerinde pankart açıp tüm Türkiye’yi dağlarımızı korumak adına dayanışmaya çağırıyoruz.
Başka yolu yok! Yeniden Deneyeceğiz!
Sömürüsüz ve savaşsız gerçek bir uygarlık, sistemin tüm maddi ve moral hasarlarına rağmen insanlık onurunun bilinçli çabasıyla, yabancılaşmış toplumsal ilişkilerin tüm tortularından arınarak yükselecektir. Şunu hiç unutmamalı ve unutturmamalıyız; Fazla değil, zor olsa da yalnızca iki seçeneğimiz var:
YA bundan böyle insan, kendi tarihini doğanın tarihinden ayırmayıp onunla bütünleştirecek!
YA DA tarih yazmanın kendisi son bulacak.
YA bu defa insan, doğanın düşünen elleri ile hiç ayrılmamacasına yeniden buluşacak!
YA DA kendisinin katili olacak!
YA en büyük üretici güç olarak insan, doğa ve kendisinin birlikte sürdürülebilir evrimini güvence altına alacak, bunun için yeni ve gerçek bir uygarlığın önündeki setleri kaldıracak,
YA DA doğanın mucizesi canlı yaşam, bütünüyle sınırsız sömürü girdabına kapılıp yok olacak!
YA ÖLÜ YILDIZLARA BİLE HAYATI TAŞIYACAĞIZ!
YA DA TÜM HAYATLARI YOK EDECEK ACIMASIZ SÖMÜRÜ DÜZENİ VE ÖLÜM!